spermdin

yine

yine

büyüdün

büyüdün

iyisin.

iyisin.

naber.

21 Şubat 2014 Cuma

insanın zamanın nasıl geçtiğini anlaması için bazen zamanı üşünememesi yetiyor.
keza düşündüğü ve geçmesini istediği anlarda zamanın duraklamaktan baska bir yaptıgı olduğunu düşünmüyorum.
mesela buraya bakamayalı 1 seneyi aşmış yine, o kadar nasıl oldu bilmiyorum bile.
Do askere gideli daha sadece 16 gün oldu, her gün baktıkça azalmıyor günler, çoğalıyor sanki daha var olan 150 güne hiçbirşey söylemek istemiyorum.
söylesemde farketmiyor zaten. insanın hayatında büyük bir değişiklik olması çok güç. zaman geçmezken kendini yalnız hissetmek gibi birşey.
hayatımda attıgım köklü değişiklerle birlikte yapabileceğim çeşitli şeyler de belirginleşiyor yavaştan.
artık bir çok şey farklı olacak =)

max.

15 Aralık 2012 Cumartesi

Yanimdaki kadinlar ananemin evi kokuyor.
Boyle ifadesi guc ama hissi garip bir koku, naftalin gibi ama naftalin degil tam ifadesi belki de eskimis yeni kokusu. Ananemin evi gibi, uzun sure aclmayan sonra biz karistirmak icin acinca etrafa kokular yayan cekmeceler gibi. Hic kullanilmamis basortuler, daha hic serilmemis ama zamandan sararmis masa ortuleri, kirkyilda bir disari cikildigindan fermuari yilda bir aciilan cantalar, askidan arada sirada alinan mantolar yuzunden belki. Belki bunlarla birlesen leziz yemeklerin kokusu, muhtesem tatlilarin kullanilan baharatlarin kokusu, belki hic solmayacak gibi itinayla sulanip muhabbete dahil edilen ciceklerin kokusu. Ne biliyim anlatamadim. Tam da olarak eskimis birlikteliklerin olusturdugu yenilik kokusu . 
Bir metroda yasanabilecek maksimum nostaljiye ulasilmistir, simdi kapilar kapanabilir ve devam edilebilir yolumuza.

.yağan.

3 Aralık 2012 Pazartesi

yağmurlu havalarda insan ruhlarından bahsetmek istedim birden, dışardan gelen gök gürültüsü veya camı pisleten yağmur damlaları değil derdim.
kalabalık oluyor insan ruhları bu denli havalarda. bir yandan yağmuru çok sevdiğini anlatırken diğer yandan içine basan kasveti yok etmeye uğraşıp duruyor istemsizce. aslında canı hiç bişey yapmak istemiyor birden, iş varsa evde olmak bi film açıp üzeri battaniye ile örtülü, koltuğa gömülü biri olası geliyor hemen. eğer evdeyse de asla bunu yapmıyor ama, yapası gelen birsürü şeyi yok ediyor, yağmurdan mütevelli erteliyor ve sonunda boşluğa dair bir gün olarak kalıyor hafızada. yağmuru çok severim altında yürümeye bayılırım diyor, yağmurda kafasına düşen ilk damlada ya 5tlye semsiye alıyor yada fönlü saçına gelecek zararı düşünüp küfürlerin ardı arkası kesilmiyor.
böyle işte.
kalabalık oluyor yağmurlu havalarda insan ruhları.
birden çok. hiç istemsiz.

merhaba tatil....

25 Ekim 2012 Perşembe






merhaba tatil. bizi beklediğini düşünerek hareket ettim, yanıma fazla eşya ıvır zıvır doldurmadım..
biraz kafa dinleyip, dinlenip, sevgiliyle zaman istedim sadece..
burdan birkaç gün uzak durarak, koyun kokusunu duymak istemedim sadece..
iş başı olunca off ne çabukk bitti diyebilmek için elimde aklımda bikaç güzel şey olsun istedim sadece..
öyle böyle falan filan... zaman tatil zamanı bize.. bayramdan doğan bir zaman kısıtlı..
birkaç gün bizi misafir edecek fethiye ve renkli rüyalar oteli..
merhaba tatil, bizi özlediğini düşünerek hareket ettim, kusura bakma...

ba-da-na

30 Eylül 2012 Pazar

bugun günlerden badana. 
bugun aslında mutlu uyanılan bir pazar.
özlemek neymiş anlattı zaman. güzelmiş..
sonu iyi biterse.

alışveriş bekler bizi, kapı, perde, lamba, raf.

heyecansızlaştırmasın hayat sizi.

aymfayn.

29 Eylül 2012 Cumartesi

birileri ağlarken gülebildiğim için utanıyorum bazen, aslında utanmıyorum lan ağlayan utansın.
üzülmediğimden değil genelde kafam güzel olduğu zamanlarda oluyor bu, birilerinin yanında ağlayamadığımdan belki de. ama ağlayana gülmek elimde olmadan gerçekleşiyor bazen. özür dilerim.
insan nasıl da durgun oluyor neler neler düşünüyor, nasıl olsa böyle olmazdı, şöyle olsa böyle gider miydi bilmem ne bilmem ne diye düşünür halde buluyor kendini. nasıl da saçma şeyler yaşıyoruz aslında bazen, kendini bulamadan geçirdiğin günlerin oluyor. akşam yattığında bile uykuda zorlanmadığın günlerin oluyor. ama hep mi böyle. yok artık.
bazen de aklına gelen gelmeyen herşeyin baskısıyla geçirdiğin yalnızlık hallerin doluyor beyninin loblarına. sağı çalıştırsan hayal üstüne hayal rüya üstüne rüya, solu çalıştırsan kaç gün geçirmiştik kay ay olmuştu kaç saattir yalnızım bilmem ne.
dertten beteri yine dert.

dün sezen konserine gittik, bizi üzdü, oynattı, ağlattı, güldürdü.
ağlamadım ama ağlayana güldüm. üzüldüm ama gerçekten.

bazen düşünüyorum da, gerçekten bir şehire, bir şarkıya, bir söze, bir dosta aşık olmak belki de en iyisi...
ya da; dertlerin en beteri =}

birgün ben ağlarsam sizde gülün lan kabul ediyorum. çok ah aldım, halimin sebebi budur işte.
yalnızlığa alışamayanlara gelsin.

çektiğim acıların demindeyim bu akşam.
pişman desen değilim,
bir harmanım bu akşam..
http://www.youtube.com/watch?v=xpoBa-j8mJI

12xp.

23 Eylül 2012 Pazar




düne ait zenit kareleri.
bir feribot hatırası..

mütevelli.

22 Eylül 2012 Cumartesi

hava güzelliğinden mütevelli durmam dedim evde. gittiğim yer ise unkapanı. motorumla ne kadar saçma yer varsa hepsini gezme kararı aldım. birçok güzel duvar kağıdı arasından uygun gördüklerimi seçtim ve karar aşamasında kalmak üzere terk ettim imç'yi. bu arada unkapanı meşhur pilavcısı varya dükkan açmış orda ve adam harbiden boşuna meşhur olmamış harika pilavı var. ordan sirkeci yapıp geçmiş zamanlardan kalan bi kaç film yıkattım. güzel çıkanlar oldu. çok ayrı bi keyif ya analog makine. zenitim canım.
sonrasında da bi kahve içip evime ulaştım ama dondum. akşam oldu hava sıcaklığı birden bire 7derece düştü ağzım burnumu korsan misali örterekten ulaştım eve resmen. dönerken feribotta en ön sıradaydım.ayrı bir hava ayrı bir heyecan indi inecek kapak diye beklemek değişik..
bu arada dün beirut konseri vardı, vip locamızda içkilerimiz eşliğinde komik güzel değişik zamanlar geçirdik.
sezeni bekliyoruz heyecanla.
kısa ama öz oldu. öptüm bay.


vespam oldu olalı..

17 Eylül 2012 Pazartesi


uzun uzadıya ayrılıklar yaşayarak o kadar çok şey değiştiriyoruz ki hayatmızda. böyle olunca hangibiri nasıl anlatılacak bilemediğimizden saçmalıyor yine haberdar edemiyoruz birçok şeyden birbirmizi.sana kısa ve öz hayatıma damga vuran şeylerden bahsetmek isterim. büyük hayallerimden birine kavuştum. artık bi vespam bi motor ehliyetim bi motora ait kgs'm var. güzel bir kaskım arkaya binecek insan için kullanacağim 2. bi kaskım bile var hatta. işe gidip geliyorum bazen, bazen olur olmadık yerlerde gezdiriyorum ruhumu, bazen dinleniyor ama nolursa olsun çok seviyorum onu. pasta cila bile yaptım, parıl parıl olmasının yanısıra dokunduğun anda ki pürüzsüzlük hissiyatı etkileyici doğrusu =} hala adım atamadığım hayallerim duruyor bılok, hala kuleye yaklaşamadım bile.ama gün gelicek oda olucak belki sana bir daha ki yazdığımda da onun bi fotoğrafını eklerim bilemezsin ki =}hayatlar değişiyor, insanlar değişiyor..birileri gidiyor birileri geliyor. insan napıcanı bilemez sanarken bir de bakıyor ki güllük gülistanlık heryer. mutlu olmayı heryerde sebep önemsemeden bilmek önemli aslında.o değil de insanlar sarkı yazarken bestelerken neyin kafasını yasıyor ya, neyin kafasını nasıl yaşıyor.gecen sene bugun olimpostaydım şimdi nerdeyse işe girei 1 sene olacak. vay arkadaş..hadi öptüm.cuma beirut var. güzel olması muhtemel.

karli gunlerde insanlarin ruhlari.

1 Mart 2012 Perşembe

merhaba bilok, su anda yaklasik 2 3saat surecek acibadem maslak yolculugumuzun henuz altunizade ayagina gelmis bulunuyoruz onumuzde uzun bir yol var, zorlu bir yol var, karli bir yol var.. evet bu sene kardan kurtulusu gerceklestiremedik, gitti dedik geri geldi, bitti dedik tipi yapti. olmadi anlayacagin. evet kar ilk yagdiginda herkes hayatinda  birseylerin degistigini hissedip mutlu oluyor, beyaz gorunce milletin ici aciliyor ama inan bu maksimum 2kar yagisli gunden sonra sicayim ya yine mi kar tepkilerine birkaiyor yerini.  servisteyim su anda ve bizim servis soforu metin amca cok hircin bir adam. henuz korna yemeden isyerine ulastigimiz bir gun olmadi. ama kufurleri kimse uzerine alinmiyor metin amca da... ersoylara falan gidiyordur diye dusunuyoruz heralde. yollarda gecen omrume bir yeni yol eklendi bilok. iste simdide oralardan sana yazmaya firsat buluyorum.  bugun mart 1hayirli martlar olsun =)  sana bahsetmek istedigim diger bir husus ise motor ehliyeti alacak olmam =)evet artik tepede duran vespayada yollarin sasiracagi bir motorluya da cok yakinim.. haydi bay bilok.

şehirlerde cami vardır..

29 Ocak 2012 Pazar

merhaba bılok.
çoğu insanın hayatında önemli rol oynayan camilerin evlerin odalarına belli bir mesafede durmaları gerektiğini düşünüyorum. okunan ezanların 5 vakti var, bunun sabahı var yatsısı var..
sabahın da bir imam ile aynı havayı soluduğunu hissedince bir imam senin kafanda bağırıyor sanınca birde arapça konuşunca düştüğün dehşet, kapıldığın vahşet ve olur olmaz korkular var.
lütfen artık yapılmış olanlar için hiç bir şey yapamayız ama en azından yeni yapılan rezisdınsımsı evler için dikkat edelim ki biz korktuk, ürktük bizim çocuklarımız, torunlarımız ürkmesin..
gerçi yeni yapılan rezıdınsımsı evlerin 675409387 katlı camları sayesinde hiçbir şekilde yalıtım izolasyon sorunu olmaz ya neyse.

gerek yok.

20 Ocak 2012 Cuma

sevgili bılok,
şu anda canselin bılok açma projesi ve seri üretim aşaması üzerindeyiz. kendisi hayata bir adım önde başlayanlardan. hahaha. pardon.
kendisi yetenekli ve yetenekli olduğu kadar da küstah...
herşeyin altından kendi kalkabilecek sanıyor. deliler gibi bebek üretirken bir yandanda yaka ördürüyor. ama hala bir isim bulunamadı. hayattan öğreneceği çok şey var o bunların farkına varmaya hazır. ya sen...
evet bılok oldukça saçma bir girizgah sonrasında merhaba diyorum.
bugunler ve dünler bizim için çok da enterasan olmayan olaylar silsilesi içerisinde geçti. sana en son yazdığımdan bugune kadar hayatımızda ki en büyük değişiklik kedimiz macitin pirelenemsi oldu.
onun dşında yine herşey güzel yine herşey harika ve biz yine güzeliz.
 fer ödüller kazanırken kutlamasını yapan hep biz olduk. o cefasını biz sefasını sürdük. keşke fer o dinazorlu saati kaybetmemiş olsaydı da şu anda ki hesap makinalı saat istegimi onunla giderebilseydim.
do yine yekenli merakıyla yanıp tutuşurken yeni ahşap tasarım ürünlerinede yönelmişliği devam ediyor. bu arada 2 hafta önce gttiğimiz safa meyhanesinde çok güzel bir gün geçiridk. beğendiğimiz bir yer oldu çktı ki ertesi sabah galata ki kahvaltı ve gece glataya karşı içilen şarap haytlarımıza güzel günler listelerinin arasında damga vurdu.
artık sana telefonumdan yazarak görsel ekleme işlemini kolaylaştırcam.
sağol bılok.

geldiğigibidegitmeyibilmiyor.

8 Kasım 2011 Salı

herşeyin güzel gitme isteğine karşı, arada çıkan pürüzlerle savaşmak güzel olmuyordu. insan gibi hayal kuruyor, öküz gibi ağlıyorduk. taa ki o güne kadar.bir sıradan insanın değişim hikayesine ortak olmak için anlatılacak hikayeyi beklerken çoktan var olmuş bir kabakulakla karşılaştık ve biz; çok da aldırış etmeden hemen ortamdan kaçtık..

dedi naber, dedim bi s.ktir.

18 Ekim 2011 Salı

bu sabah yine her sabah ki gibi çok sıkıldım istanbul'da!
istanbul'dan demiyorum farkındaysan istanbul'da. kötüydü bugun güzel değildi nasıl başlarsa öyle gidiyor ya öyleydi işte. insan negatif olduğu sürece tek bir pozitif bişey olmuyor etrafında aynaya bakınca ıyy falan diyorsun sürekli yemek yemek istiyorsun her konuşmayı götünden başından anlayıp milleti azarlıyorsun seni çekemeyenlere çemkirerek üste çıkıyorusun aman da aman da aman. neyse grup vitamin zamanında ölmeden önce buna şarkı yapmışlar da bu günlerde bizde dinleyebiliyoruz.
şirketin servis organizasyonundan nefret ediyor ve bildiğim küfürlerin %80nini onlara armağan ediyorum.
metrobüse son adam olarak binmek nedir uzun zamandır bilmezdim. onu da öğrendim.
siz siz olun yağmur da kimseyi ıslatmayın çünkü o ıslanan kişilik size bildiği küfürlerin %100nü etmekle kalmayıp buna ek olarak da yaklaşık %20lik yeni küfürü o an da üretiyor. bizzat yaşadım ve yaptım.
ve bence sigarayı bırakmadan önce 3 kere düşünün. bunun sabahı var, yemekten sonraları var, akşam yatmadan önceleri var. ama çok pahalı haklısınız. bence de değmez, ya da bilemedim :S
bu sabah yine her yağmur da olduğu gibi sıkıldım istanbul'da!
zamlardan nefret ediyorum zam yapanları %98ini iletiyorum.(neyin olduğu açık)
bide bende o yarışma da olsam bende murat bozu seçerim abi ama mustafa sandala da yazık lan.

vay be bu harikaydı.

25 Eylül 2011 Pazar








hayatta herşey değişiverirken bılok sende öyle durmuyoveriyorsun tabi.
herşeyin güzel gittiği şu günlere bir nazar boncuğu takasım var =} şakalanşaka
geçen hafta bugun olimposta yemek yerken bungalovdan odalarımızın ortasında ki yemek bahçemizde görünen dizi muhteşem yüzyılken şimdi içeriden gelen ses yine muhteşem yüzyıl.
aslında bazı şeyler değişmiyor galiba. olimposta çeken birkaç kanaldan biri daha doğrusu mekanında televizyon olan birkaç yerden biri de diyebiliriz =} yok o kadar değil ama lig tv yok.
olimposa aşık oldum diyebilirim. çok güzel o kadar sade ki o kadar hiçbirşeyi yok ki orayı o kadar sevdim ki. tatilimize başlama yerimiz manavgattı. gidip gizi gördük, devrimle tanıştık sonrasında o akşam sideye gittik. side de antik kentin içinde deniz kenarında bira içerek geçirdik ilk günümüzü ve yaklaşık gece 3 4 gibi geldik eve.ertesi sabah gizleri zor olsada uyandırarak önce antalya ordan olimposa geçtik. daha doğrusu çıralı sapağında indik. önce çıralıda ki pansiyonlara baktık bu arada sapaktan aşaığı otostop ile indik. hayırsever doblolu bir çift 4müz art bavullarımızı aldı sağolsun :D çıralıda ki fiyatları beğenmeyip sahilden 3kmlik bir yürüyüş ile olimposa vardık. çok istediğimiz likya yolunun 3kmlik alanını yürümüş sayıldık =}




olimposta lila pansiyonda konakladık bungalov evlerimizde gayet otantik bir hava vardı. olimpos tamamen doğa kültür insan sevgisi dolu biryer. hippi dolu genç dolu enerji dolu bir yer. çok sevdim sahile indik bir gece. normalde yasakmış ama bakkal abi sağolsun janfarmayı ayarladı indik. kapkaranlık sadece ayışığı var uppuzunn taşlıkta bizden başka görünen yok. bir ara karanlıkta lahit tarafından gelen bir asalı bizi korkutsada otun bir çeşit kafasını yaşayan biriydi sadece. sonrasında biz giz ile işerken do bir tarafı devrim deniz tarafını tutuyordu. do tarafından gelen 2 kişi ile muhabbeti koyultmuştu ki tüm gece bizimlelerdi. gamze ile mehmet yakşalık 29 ve 30 yaşlarında 2 genç ama oldukça kafalardı hatta gamze de acıbademden çıkınca oldukça şaşırdık. bunlar üniversiteden arkadaşlarmış o sıra birbirlerinden hoşlanyrlarmış sonra kız başkasını bulup evlenmiş falan uzun süre görüşmemişler. geçen yıl birbirlerini bulmuşlar ve bir süre beraberlermiş. şimdi ayrılar ama çok iyi 2 arkadaşlar. hikayelerini dinledik o sırada gölge barda canlı müzik yapan ve insaları çok seviyorum yaaa diye yanımıza gelen can murat özkan aramıza katıldı. bize güzel şarkılar söyledi bizi güldürdü ve dünyayı çok seviyorum insanlara hayranım diyip yanımızdan ayrıldı  bizde yaklaşık saat 6 gibi ordan ayrıldık ve ayrılırkende söylediğimiz şey aynıydı sabah bibirmizi görsek tanımayız =} öyle de oldu. ama neyseki flaşla çekilmiş fotoğraflarımızvar.biz olimposta toplam 3 gece kaldık.gizemler 1gün kalıp sonraki öğlen döndüler. izin konusunda malesef bir sorun yaşandı. o akşam biz olimposun geri kalanını keşfe çıktık sonuna kadar yürüdük. öküz neresi kadirin yeri nası bi yer hepsini görüdk. sonuçta cactus barda oturma kararı aldık. sadece hippi dolu değişik bir canlı müzik yanında içinden gelen hareketleri dans gibi sergileyen insanların olduğu bir yerdi burası. orda baya oturduk ertesi gün oldukça yoğun bir şekilde kendimizi taş toplamaya verdik o kadar ki taşları yaklaşık 7 8 grup halinde hazırlayarak yanımıza bile aldık. o akşam olimposta ki son gecemizdi ve biz yine cactuse gitme kararı aldık gelsin tekila gitsin bira şekline burda geçirdik son gecemizi. bu sefer canlı müzik dahada güzeldi. saksafon gitar ve yanflüt sevdiğimz şarkıları çalıyordu oya boradan gelen sevmek zamanı adlı şarkı do'yu mest etti çünkü bütün yollarımızda sadece o şarkıyı dinleyerek geçirir zamanını =} arada langırt oynadık falan filan derken son sabaha uyandık. erkenden kahvaltı yapıp yine yola koyulduk. kaş yolculuğu zordu çok virajlı ve3 farklı vesait ile sağlanıyordu. neyse yolda aldığımız bilgiler ile direk otogarda kalacağımız pansiyonun adamı deniz bey bizi buldu hemen eşyalarımızı bırakıp çıktık dışarı. küçük çakılda denize girdik baya bi kaldık orda sonra pansiyona gidip giyinip çıktık çarşıda güzel bir yemek yedik saç kavurmalı rakılı falanlı filanlı sonra ertesi gün için tekne turu ayarladık. tekne turu için saat 10 gibi meydandaydık meydana giderken resmen tam olarak sırtüstü yatan kedi bizi biraz güldürdü. önce 40 dakika kadar otobüsle götüryrlar sonra tekneye geçiyoruz. bu şekilde zaman kaydı yaşanmamış olunuyr.tekne turunda harika yerler gördük antik likya kendi olsun kaleköyün harikalığı olsun burç koyundaki soğuk havalar olsun bir çok süper yer gördük ve denize girdik akşam oldukça yorgunduk.otogar uğradık ertesi güne dönüş biletini aldık tam otogardan çıkıp köşeyi döndü karşımıza onur ve sevgilisi çıktı  silivride oturan anılın arkdaşı sapık onur =} nelaka diyip şaşrdık onlarda dönüyorlarmış.neyse işte o gün pide yedik şehir turu yaptık birsürü antik kuntikyerlere girdik çıktık heryerde benim istediğim bez çantayı aradık. ben  bu çantayı olimposta bir kızda görmüştüm üzerinde kaş yazıyordu ve kaştan almaya karar vermiştik. ama ne yazık ki olabilecek görülebilecek heryere bakmamıza rağmen hiçbiryerde yoktu. artık dönmeye karar vrdik meydanda son sokağa girecektik bir sigar içelim dedik, oturduğumuz yerden bir baktım ki o çanta karşımda duruyor şok olmuştum resmen ya o kadar aradım o benm karşıma çıktı. hemen aldık =} ve resmen nasıl mutlu oldum anlatamam. yanda ki yerdende yüzük aldım ikimizde sonra heryer kapanmıştı bizde gittik odaya ertesi gün ise dalış zamanıydı. sabah erkenden kalkıp bavulları topladık kahvaltı yaptık odyı boşaltıp çantaları otelin terasa yerleştirdik. dalışa giderken hala bir tedrginliğim vardı korkuyordum resmen ya kulaklarımda oluşacak basınçtan falan. neyse gttik tekneye bizden baska discovery dalış yapack olan kimse yoktu. önceki akşam meydanda gördüğümüz 4lü prostat tayfasının da dalgış olduklarını görmek biiz oldukça şaşırtmıştı. önce tünel denen yere gidip dalgıç adamlar daldı kendileri 300 ere falan dünyanın heryerinde dalmış emekli adamlardı. neyse sonra onlar çıktılar kanyona doğru yola çıktık orda biz dalıcaktık ve benim heyecanım gittikçe artıyordu o sırada telefon çaldı. bi bktım mavi yaka şok oldum açtım güliz hanım istediğim ve taa bayramdan önce görüşmeye gittiğim işin beni onayladığını söylüyordu ve hemen işe başlamamaı istediklerini söylüyordu öylesine şaşırdık ve sevindik ki nasıl iyi bir haberdi bizim için anlatamam. napıcamızı bilemedik resmen. havalara değil denizlere daldık bu sevinçle =} neyse sonra geldi dalış yapmaya sıra dalgıç kıyafetlerimiz giydik önce ben atladım artık korku falan duymuyordum deniz altında gördüğüm trumpet balığı olsun süngerler olsun deniz hıyarları, amfora kalıntıları hepsi birbirnden etkileyiciydi ya ve çok güzeldi bılok deniz altı harika biryer o kadar rahatlatıcı ve huzurlu ki inanılmaz ya. bitince birdaha olmasını istiyorsun resmen. artık bi dalış kursuna gitmek yapılacaklar arasında üst sıralara ilerledi resmen. neyse dalıştan sonra pizza yedik etrafı dolaştık ve otobüsümüze binip döndük. içimizde harika tatilimizin bitmesinin çok büyük bir burukluğu olsada artık bir işim olmasının da sevinci vardı. öyle yada böyle birlikte herşey güzeldi...








♫♪♫♫♪

13 Haziran 2011 Pazartesi

mızıka çalabileydim iyiydi bılok.
evet elimde mızıka uğraşıyorum ama hiç birşeyin melodisine yakın bir-şeyleri çıkaramadım gitti.
uğraşıyorum ha öyle kaçılacak gibi iğrenç sesler çıkartıyorum ama benzetemedim kendime özgün bir şeyler çıktı artık onlara söz yazmaya çalışacağız napalım.
uzman tvden mızıka nasıl çalınır isimli videoyu bile izledim ama olmayınca olmuyor sevgili bılok.


o değilde mızıka çalabileydim iyidi lan.

başlık beni hep zorlamıştır.

2 Haziran 2011 Perşembe

Öyle böyle derken geçen günler arasından bir vakit bulabildim sana bılok.
Yazmadığımdan bu yana çok şey değişti, çok fazla gelişme oldu, entrika, hırs, intikam derken resmen kara melek dizisini çevirdik.
Şaka lan şaka yok öyle bir şey. Ama çok şey değişti o doğru bak.
Değişen şeyler hakkında detaya girmek âdetim değildir bilirsin o yüzden senin bildiğini senden saklamayacağım sadece özellikle açıklama gereği duymuyorum.
Sonunda işten ayrıldım özgürlüğümün 2. Günü bu. Çok sıkılmıştım ay sonu elime geçen para bizi süründürmüyor yürütüyordu  ama bir asya motora da bindirmiyordu işte. O değil de orda kalmaya bir dakika bile dayanamaz hale gelmiştim. İnsanları seviyorum orda ki ona bir şey demem ama ortamı felaket ve egosu bu kadar yüksek insanların arasında ağzına vurup kafasını ezmek istediklerim de olduğu sürece yapamayacağımı anlayıp çat diye verdim istifayı. Pişman değilim bılok =} olmayacağım da…(şirketten gökşenle son fotoğrafımız.)
Bu arada fener şampiyon oldu. Caddede çeşitli kutlamalarda özge, nadir, yıldırım,Cansel ve biz boy gösterdik =} fenerliler komik insanlar bılok. İnsan “nasıl koydu Aykut KOCAMANNN” derken nasıl bir haz alabilir ya adamın soyadı o soyadı koyma ölçütü değil ya..
Çok fena çok fena motor alasım var öyle böyle değil ama. Alacağım da galiba dayanamıyorum bılok. Vespa gönlümün tahtının sahibi ama asya motor pembe ile başlayacağım bu sevdaya =}
Salı günü sınavım var itü de artık geçeyim lan yeter diye bağırasım geliyor içimden ama hala çalışmak  namına tık yok. O değilde Abidin’den iyi haberler bekliyoruz bir de.
Yeni mekanımız öğretmenler evi bılok.Fiyat performans olarak değerlendirilince öğretmen kartımız olmamamınsa rağmen bizi cezbeden sadece fiyatları değil harikülade bahçesi de oldu…
Bu böyle bir başlangıç oldu bılok zaman geçiriminden sonra yazılan. 
Yakında güncellenecek olmandan şüphe duyma.

cumartesiydi bılok.

16 Ocak 2011 Pazar

dünden bahsedeyim istiyorum.
sabah uyandım 10 suları do ile konuştuk akşam toplanacaktık ama öncesin de buluşalım demiştik hava güneşli diye bir keyif vardı etrafta.
ortaköy civarı dedim gidelim diye tamam deyip çıktık yola..
2 gibi üsküdardan beşiktaşa gittik, fotoğraf makinesinide getirmişti do, güzel fotoğraflar çektik bize kendilerinin zorla fotoğraflarını çektirten 2 gey vardı.(bkz. tıkla ve gör)
neyse devam ettik sonra bebek aranvutköy derken baltalimanına kadar gittik, borusan binasının hakkında ve önünde konuşurken fer aradı gel dedik herzaman ki gibi siporunu bizden ön planda tuttu.
neyse biz acıkmıştık ama civarda ki lamborciniler, ferrariler maseratiler hatta bentliyler falan açıkca oralarda yemek yiyemeyeceğimizi gösteriyorduk. zaten sadece kağıt helvanın 6 lira olduğunu gördük bir yerde sonra otobüse binerek aktarmamızla oradan uzaklaştık gelip beşiktaş balkon lokantasında yemek yedik =} yolda ve orda konuştuğumuz konu 50 trilyonun olsa kime ne alırsın, 1 trilyonun olsa ya düşürdük sonra, sonra 500 milyar .... do'nun günün anlam ve önemini belirten bir sözü vardı o galley tipi yatı gördükten sonra. zenginin parası fakirin ağzını yorar =} ama o galley midir nedir güvertesi çok güzeldi..... :D
neyse yemeklerimizi yedikten sonra vapura doğru gidiyorduk ki meydanda gündüz fotoğraflarını çektiğimiz gey herifler iyice sarhoş olmuşlar ona buna laf atıyorlar. vapur  ilen geçtik kadıköye geçerken fotoğraflara baktık baya baya beğendiklerimiz oldu.
sonra kadıköyde bay yengeçe oturduk yine. sıra ile gelenleri sölim giz geldi ilk, sem ile fer beraber geldi,sonrasında da cansel geldi.
cansel ilk günden işten istifa etmiş üzerine yağ dökmüş gecenin sonunda olacaklardan habersiz biraz mutsuzdu.
neyse sonra burgerda yemek yedik hadi bişeyler yapalım dedik klasik sokakta durup düşünme olaylarını yaparken birisi go kart dedi ben yapmam dedim ama diğerleri ok dedi bende okko siz yapın dedin. neyse onu da yaptılar koşuyolu kartingte yaptılar sem hepsinin eline verdi diyebilirim =}
sonrasında dedim evlere hayde, önce gizi bıraktık sonra do yu bırakırken sahilde bi sigara içip öyle gidelim dedik sigaraya orelet ekledik önümüz de işeyen utanmaz adamın gitmesinden sonra, bir kaçta enteresan fotoğraf çektik.
geceyi babamın yeter uleyn diye aramasından ve artık çocukları askere yolluycam yoksa kurutluş yok demesinden sonra bitirdik..


vol.1

13 Ocak 2011 Perşembe

uzun uzadıya yazasım var dersem yalan söylemiş olurum bılok.


belki de olmam bilmiyorum ama sorun o değil yazamadıkça geçmişi unuttuğumu sanmam ama unutmuyorum. düzenli olarak tuttuğum bir günlüğüm var gerekirse ordan bakar yazarım ben sana. dün babamın doğum günüydü, kutlamayanlar utansın evet , pasta kesmek için beni beklemişler ertesi güne geçmişken pastayı kestik =} malum 14-24 çalışıyorum biliyorsun.
14-24 vardiyasını sorarsan güzel bir vardiya. bol bol muhabbet ile geçtiğini söyleyebilirim, bu hafta gizde 10.30-20.30 çalışıyo zaten sonrada 11e kadar partlar var,partar 3 kişi bılok birisi cihan kendisi sinema televizyon okuyor ama bence yapabieceği son işi yapıyor her bakımdan hem çağrı merkezi hemde sinema tv olarak söylüyorum, beceremiyor bizi de zor durumda bırakıyor ama çok komik doğrusu. diğeri enes, oda doğuş üni de grafik tasarım okuyor, cumaya olan ödevleri için fotoğraf istedi bende bir kaç tane yüklüyorum şimdi maille onun çağrı alma performansı başarılı kendisi zıpır gibi olduğu için üstesinden geliyor. son part elemanımız ise mehmet oda doğuşta okuyormuş dış ticaret dedi galiba kaçıncı sınıf olduğu sorusuna cevap vermek istemedi uzun yıllardır okulda olduğunu belirtti sadece. sigaraya çıktığım da öğrendim ki dış ticaretten önce de tercümanlık okumuş bu bana özge şerbetçiyi hatırlattı lan şimdi oda onu okumuyor muydu fer doğuşta. neyse ingilizce konusunda bana profesyonel destek sağlayacağını belirtti eyvallah dedik. çağrı ama konusunda kendisi zaten önceden de koçtaş çağrı da çalıştığından tecrübeli havası sergiliyor, spartacus muhabbetlerinden geri kalmıyor. ayrıca bekir'in de çocukluk arkadaşıymış.
neyse dün çok komik birşey oldu gece partlar çıkmıştı gökşen ile ikimiz çağrı alıyorduk 11.20 falandı zaman. gaggenau'dan arıyor birisi 'nasılsın diyor' ama ses tonu rahmetli kemal sunalın inek şaban tiplemesi gibi bu arada kıvırcık ali de ölmüş.o da ölmüş deyince sabah kalktım malum tualete gittim yerde radikalin bir eki duruyor üzerindeki kapakta mezar taşları üzerinde facebook profil kapandı twittır hesap kapandı diyo dikkatimi çekti ve okudum. resmen benim merak etiiğim öldükten sonra bu hesaplar ne oluyoru yazmışlar. google hotmail eğer yakını olduğunu kanıtlayablirsen paylaşıyormuş bilgileri bide öldüğüne dair olan belgeyi.feysbukta öldükten sonra hesabı anıtlaştırabiliyormuşsun yine kanıtların lazım falan ve istatiksel olarak koymuşlar fesbukta şuan mevcut üyelerin %30 a yakını ölü durumda =}neyse sapığa dönelim. nasıl yardımcı olabilirim dedim yine nasılsın dedi gaggenau beyaz eşya dedim beni kıza bağla dedi =} görşmeyi bu şekilde sürdürmeyeceğim iyi akşamlar diliyorum deyip suratına kapattım. sonra gökşeni aradı onada aynı şeyleri söyledi =} gökşen de istediğiniz hizmet bu numaradan verilmiyor biz beyaz eşyalarla ilgileniyoruz onun için başka numaraları arayın deyip kapattı =}
bunun dışında belirli bir atraksiyon olmuyor hafta içi, saat 13.15te alıyor servis beni.
öyle be bılok .bu arada demin modemi açmaya gittim bizim mal kedi içerde fotoğrafta ki gibi yatıyor nasıl bir salak ya anlamıyorum gerçekten anlamıyorum.
bu arada geceden kalma kestane yedim de ben kestaneyi sıcak seviyorum :D
 cumartesi güzel bir şeyler yapmayı bence hakettik diyorum çocukları özlediğimi beliritiyorum her nekadar fer hayatından memnun şekilde bıloklarını yazsa da..

bırifink.

11 Ocak 2011 Salı

yazamaıyorum, yazamadıkça birikiyor, zaman geçiyor unutuyorum.
neyse ki ferin blogu varda bazı günler için orası referans oluyor.
bu hafta böyle geçer gider bılok 14-24 çalışıyorum çünkü, ama harika bir vardiya çok boş ve yeni gelen part elemanlar 7 de giriş yapıyorlar 11de çıkıyorlar ve bildiğin salaklar =} onlarla eğleniyoruz diyebilirim. bu hafta benim vardiya böyle ferin sınavları başladı projesi var, do'nun sınavları başladı sem de referans mektubu falan koşturcak canselde bol bol uyuyo gibi bir hafta görüşmeme kararı aldık =}
sana uzun ve güzel bir özet yapıcam hafta sonuna kadar zaten taslağım kayıtlı akılımdasın.
bay yengeç olsun şebboy olsun hönönö olsun anlatcam ulan hepsini ama şimdi değil =}
seviyorum bılok seni öptüm.

yeniliksin.

9 Ocak 2011 Pazar

yeni teman hayırlı olsun, uğurluda olsun da.
şu yukarda ki silinmeyen yer beni çıldırttı haberin olsun.

dikkat kısadır.

farkındayım bılok yazamadım.
yılbaşını yazamadım ayıp oldu...
yılbaşı rengi kırmızıdır, sen de al nasibini..




kısa cümleler bol görseller ile akıllar da yer edisinsin istiyorum. her ne kadar mini giysekte boydan fotmuz yok ama olsun =} evet kafası güzel olan vardı, evet yeni yıla girdiğimiz an istanbul'u mimar sinanın yanında ki parktan seyrettik mimar sinan'a kadar yetişemedik diye küsenler oldu ama girdik işte.. o değil az kalsın metroda girecektik o ayrı. önce nişantaşın da burkilere gittik bi tur atalım diye ondan böyle gecikmeler yaşandı. hayal ettiklerimizin hiçbiri olmadı partide =} dans ettik, dans ettiler falan falan. ferin arkadaşları sağolsun küfürü de yediler öküzcanlar.
fotograflar da görünce şaşırma kend kendi avuçlarken objektiflere yakalanan insanları bilerek kırmızı çerçeve içerisinde aşifte ediyorum.
sem çok fena sarhoş olup çıkışta 15le 15i çarpamadı ama yaprağa rengi ne verir diyince bildi =} do ile ber semi eve götürürlerken saat 4e geliyordu sanırım, biz de sucuk yedik cans, burak, fer, apo, çağrı ve lise mezunu. sonrasunda üsküdar'a geldik, fer bize geldi biraz da bizde oturduk geceyi ilk günü sabah 630 sularında bitirdik. biz bitirdik giz ile burki taksime doğru devam etmek üzere yola çıktılar.
sana o gün ki insanları yazayım da aklımızdan çıkmasın: ben,cans,fer, giz, do, sem, berkc, apo, çağrı, ferin aranan arkadaşları ve lise =}
bu aralar yeni yıldan daha çok eğleniyoruz o yüzden o gün için bu kadar alışılagelmişin dışında kısalıkta bir girdi ile sana son verip diğer günlere geçmek isterim.
babay beybi yu babay.

babamın mor poşeti.

2 Ocak 2011 Pazar



 merhabalar can dostum güzel insan sevgili bılok.
2011in ilk yazışmasını başlattım sana karşı işte. hediyelerimizi verdiğimizi o güzide günden başlamak isterim.
toplanmaya başladık herkes hediye paketleriyle gazete kağıtlarıyla eve gelmeye başlamıştı babamın mor çuvalı oldukça dolmuş herkes heyecan içinde hediyelerine kavuşmayı bekliyordu.
tek tek okumaya başladık anıl hariç 3 er hediyelerimiz tamamlanınca artık açtık =}
sana tek tek yazim;
bana Anıl çıkmıştı hiç şaşırmamış korktuğum başıma gelmişti =} şaka şaka.
çk değişik bi radyo almış valla beğendim ondan bklemediğim bir performansı gerçekleştrmişti.
1 mlyonlukta doğuş bana çaldığı çay bardağı ve tabağını getirmişti
el işinde ise fer bi kolaj çalışması ile fotoblokla karşımızdaydı =}
fere do horozlu saat,cansel el işi süper ötesi kravat, bende bir milyonluk kazı kazan almıştım ki o kazı kazandan şansına 8 tl çıkarak kendsnn bugune kadar çıkan en büyük kazı kazan ikramiyesi oldu =}
cansele ben foto makineli kolye, gizem el işi olarak kara kalem portresini ve bir milyonlukta polis seti almıştı.
do'ya cansel vosvos minibüslü eskitilmiş bir araç, bir milyonluk olarak sem kayganlaştırıcılı bişeyler detaya girmyorum =}el işide ben bi takvim hazırlamıştım.
gizeme sem ayakkabılı hoparlör, yine sem yumurtalardan yapılmış mum ve bi milyonlukta cansel maske almıştı.
anıl'a fer uçaklı bir şaraplık almıştı.
sem'e giz elektirik çarpan bir oyun el işi olarak doğuş geniş geniş bir kara kalem çalışması 1 liralıkta fer konfeti almıştı.
hdiyelerimiz bu şekildeyid bılokçum güzeldi eğlenceliydi ve heyecanlıydı =}
şimdi bugunu bitirip bira ara verip yılbalına geçeceğim.
saygılarımı selametle ilettim.

götlük.

29 Aralık 2010 Çarşamba

yok bılok yok.
bi hediye çekilişi yapalım dedik elimize gözümüze bulaştırdık.
çeşitli insanların çeşitli müttefik davranışları olsun, arkamdan iş çevirenler olsun hiç hoş şeyler değil bunlar.
allahtan yarın kpds ile birlikte hediyelerde veriliyor da bende kurtuluyorum insanlarda benden kurtuluyorlar.
boşver bılok lan.

kesesizimbugunlerde.

28 Aralık 2010 Salı

yıkılmadım ayaktayım bılok
karşındayım safra kesesizim. sağlıklı dinç genç ve artık ne bulursam yer pozisyondayım.
pek hoş bir tabir olmadı ama verdiğim kiloları almam an meselesidir yediğim nutellanın tatlının haddi hesabı yapılamazken çok yakında fer'in s....mat adlı siteden güzide arkadaşının boyutlarına ulaşmam da(120x180 cm)(bkz:sağda ki kırmızı yuvarlağa zor sığan hatun) an meselesidir. anmeselesinin yanı sıra hacim meselesi, alan meselesi, yüzölçümü meselesi.
şimdi sana ferin bu internet aleminden gıdısı olana kilosu olana bankacıya muhasebeciye ulaşma çabalarını anlatmıyacağım tasvip etmiyor onaylamıyorum çünkü. madem kilosu 80in üzerine çıkanlarla işi olacaktı ona 140tan 80'e inen işyerinden birini önermiştim =}
bugun fizyi kapattılar üzüldüm, cidden içim burkuldu yalan değil.
ameliyatım harikulade geçti bana kalan armağanı ise göbek deliğimle beraber civarında 4 delik olmasıdır ayriyetten ameliyat olmam sebebiyle canlarımın bana aldığı çok istediğim mükemmel çantayı asla unutmam =} her ne kadar ben narkoz etkisindeyken hasta odamı yemekhaneye çevirselerde hepsni çok sevdiğimi belirtmek isterim =}. aüi'ye teşekkürlerimi sunup artık raporumu göndermesini temenni ediyorum.ayrıca ameliyatımın cd'si elimde mevcut seninle paylaşırmıyım bilemedim.
yılbaşı için kendi aramızda çekiliş yaptık bılokcum. kimse kimseye kimin çıktığını bilmiyor.
heyecan ile herkese sormama rağmen tek bir kişi dışın da kimseyi bilemiyorum. onu da sana söylemiyorum okunur falan filan göte gelmeyelim şimdi.
hayat iş yerinden raporlu olduğum için çok güzel bu sıralar =}
yeni yıl için mimar sinan'da partiye davet edildik grupça oraya gitme planlarımız yüksek olasılıkla gerçekleşecek gibi duruyor.
parti dışında ki planları bi bilsen bılok bir bilsen....
seni özlemişim =}

Search this blog