spermdin

yine

yine

büyüdün

büyüdün

iyisin.

iyisin.

melonmusunnesingit.

16 Kasım 2010 Salı

meraba bılok en son yazımda kaldığım yerden özetle günleri geçirmeye karar verdim.
en son riva da kalmış anılarımız. ondan sonra baya bi şey yaptık yine şimdi aklıma gelmiyor ne yazık ki bir çoğun da planı yapıp uygulamaya başladık ben he uyuya kaldım gecenin ilerleyen saatlerini görmeden akşam yeni oluvermişken sonra sabah herkesten özür dilemek için sosisli kürdanlardan böreklerden falan yaptım ama.
iş insanı olunca uyku da büyük ve önemli bir hale geliyor insan hayatında.
en son semin ananesinde kaldık. uzun uğraşlardan sonra cardinal melon bulmuş olmanın verdiği mutluluk sayesinde bir mi alsak yetmez 2 alalım herkes mi melon içecek 3 olsun ama baya tuzlu olcak 2 olsun diyerek son kararı 2 şişe üzerinde verip eve gelmiştik.
heyecanla melonun soğumasını bekliyorduk, sonra yeter dedik, su bardaklarına sanki bir su edasıyla doldurunca sem içkileri hepimizde bi hüzün oluştu nedense böyle mi içicez ya düzgün bardak yokmu az koy şunu falan dedikse de sem inadına şişe de kalmasın diye pay bile etti. neyse şerefe yaptık ilk yudumları aldık herkes birbirine bi baktı, fer dışında.kendisi şişeyi dikebilir gibiydi ki yapmadı diyemem.
tamam güzeldi tadı ama kime güzel biliyor musun; böyle canı aşırı tatlı çeken, kan şekeri birden düşmüş olan birine göre falan güzeldi. buzsuz ve belki barlarda ki gibi susuz olmuyordu 2. yudum için millet birbiri gözüne bakarken cin fikir atıldı ortaya. 2. şişeyi değiştirelim diye. aslında bu oynamaya kalkıştığımız doğruluk mu cesaret mi oyunun da doğuşa verilen bir ceza gibi gözükse de herkesin kafasına o kadar yatmıştı ki oyuna başlanaılmadan gerçekleşmesi gerekli diye kabul edildi. eğer ki doğuş ve sem şişeyi de alarak tekelin yolunu tutsalar belki de daha güzel olacaktı.
neyse değişen melon yerine votkalar alınmıştı ve inanılmaz biçimde oynadığımız oyun doğruluk cesaretti. evet 1990lı yıllardan kalmaydık hepimiz ve o an için yapılacak daha iyi bir fikrimiz yoktu. cesaret olarak yapılanları sana örneklemek isterdim ama olmaz bılok. sadece o yastık hakkında en son duyduğum yakılmış olduğu..
kalan bütün melonları fer içti üstüne votka da içti. kendisi ilk sarhoşluğuna doğru yol alıyordu ama benim yine uykum bastırmıştı. dayanamadım da uyudum. gece yarısı sandığım saat 4 sularıymış ki sessizlik bir bööğürültü, bir çıkarma sesi ile bölündü. ilk olarak durdum kapıya baktım birileri gelsin ve bu ses kimden geliyorsa götürsün istedim ama ben kalkmadan önce kimse gelmedi. sonra anıl belirdi ve o ana kadar düşündüğüm halıyı yorganı nasıl temizleyeceğimizdi ki, pembe leğen o gece gördüğüm hayat kurtarıcı bir unsur oldu.
neyse bekledik ki kusmak bitsin bir yere kadar diye. bitecek gibi değildi oda tamamen melon kokusu ile dolup taşıyordu sonunda feri tualete kadar gitmeye ikna ettik de kendisi çıkarım işlemine orada devam etti.
bu arada yataktan kalkıpta dolaba tutunuşu sana tasvir edemiyorum kelimeler yetmiyor. sanki arkayı kollamak isteyen biri, sanki dolap sonunda karşılacağı bir silahlıya karşı yan yan yürüyen biri gibi falandı.
neyse bitti sandık yatırdık feri sabah yine aynı dehşet verici ses ile başladık güne.. sonra ne hayır beklersin o günden söyle bana bılok.
halbuki o pazar günü için yapılmış planlar edilecek kahvaltılar vardı. geç olsada bir bıranç tadında kahvaltıyı yaptık. onaylanmayan döner fişleri saolsun 2 tur döner döndü. sonra tekel binasında tiyatroya gittik.
sarhoşta olabiliriz ama kültürden ölecez be bılok =}
oyunun konusu hakkında en ufak bir fikrimiz bulunmuyordu, sadece yerini biliyor ve deniz kenarında ki o taş binaya karşı duyduğumuz hayranlık yüzünden o oyunu seçmiştik. ama yani oyunda beklediğimizin ötesinde çıktı doğrusu. böyle mi olacaktı levent oynuyordu gayet başarılıydı ve karizmatik bir hale bürünmüştü diyemeyeceğim doğal hali olsa gerek..
tiyatro bitince de bizlerde dağıldık üzerinde saatler süren muhabbetler falan yapmadık. yapmak istemedik vakit bulamadık, vakit bulsakta üzerinde saatler süren konuşmalar yapılacak birşeyler bulamazdık...
sıraki kültürel aktivite olarak sevil berberini uygun bulduk kendimize. operadaydı sıra.
zamanı ise henüz belli değildi, hala da belli değil doğrusu.

0 görüş...:

Yorum Gönder

Search this blog